Gönüllülük Motivasyonu

Gönüllülük Motivasyonu

Gönüllü faaliyetleri içerisinde bulunan kişiler zamanlarını, enerjilerini, bilgi ve becerilerini çeşitli motivasyonlara bağlı olarak sarf etmektedirler (Anderson, J. C. & Moore, L. F., 1975). Ayrıca bireylerin gönüllü olma motivasyonlarının araştırılmasına dair literatür tarandığında farklı sınıflandırmalar ile karşılaşılmaktadır.

Örneğin Gillespie ve King (1985), tarafından yapılan bir araştırmada American Red Cross gönüllüleri arasından otuz sekiz yaş üstü orta yaş olarak anılan kesimin daha genç gönüllülere kıyasla toplumsal sorunların çözümü ve başkalarına yardım etmeye yönelik daha yüksek motivasyonda olduğu belirtilmiştir (Gillespie, D. & King, A.).

Motivasyonları iki sınıfta inceleyen Dawson (1988), içsel motivasyonları empati, prestij, diğerkamlık gibi kişilerin duygusal ve bilişsel muhakemelerine mevzu bahis olacak hususlar olarak, dışsal motivasyonları ise cinsiyet, yaş, sosyal sınıf gibi kişilerin özellikleri ile ilişkili olarak dile getirmiştir (Dawson, 1988).

Bazı araştırmalar ise gençlerin gönüllülük motivasyonlarının gelecek kaygısı ve geçim endişesi sebebiyle daha çok mesleki anlamda kazanımlar sağlayarak farklı beceriler elde etme yönünde olduğunu bize göstermiştir (Frisch, M., Gerrard, M.,, 1981). 

Bir başka araştırma ise bize, gençken kişilerin çoğunlukla politik, etnik veya eğitim içerikli gönüllülük alanlarına ilgi duydukları, yaşın ilerlemesiyle birlikte ise daha çok insanlara hizmet etmek veya yardım etmek ile alakalı sahalarda gönüllülük yapmaya ilgi duydukları görülmüştür (Wilson, 2000).

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Gençlik Forumu’na (2001) göre gönüllü davranışını tanımlamak için üç ölçüt söz konusudur. Bunlar;

  • Kişinin kendi özgür iradesi ile yapılır,
  • Finansal kazanç sağlamak için değildir, gönüllünün etkinliklerdeki masrafları karşılanmalıdır,
  • Yapılan çalışmalar hem üçüncü kişiler hem de gönüllü insanlar için faydalıdır (Leigh & ark., 2010).

Türkiye’de Gönüllü Motivasyonunun Önündeki Engeller

Katılım Sorunu

World Giving Index’in 2014 yılında hazırlamış olduğu rapora göre Türkiye resmi olarak gönüllülük için ayırdığı zaman konusunda 135 ülkenin yer aldığı raporda 132. Sırada yer almaktadır. Bu rakamlar da ülkedeki ciddi bir katılım sorunu olduğunun göstergesidir ( World Index Report, 2014). Ayrıca Dünya Değerler Araştırmasının dördüncü bölümüne göre Türkiye’de herhangi bir gönüllülük faaliyetine katılım gösterenlerin %1,7 olarak hesaplanmıştır. Türkiye bu araştırmanın sonuçlarında 55 ülke arasında sonuncu olmuştur (World Value Survey, 2019).

Bağlılık Sorunu

Gönüllüler profesyonel çalışanlara göre kuruluşlarda farklı motivasyonlarda görev almaktadır. Bu aldıkları görev karşılığı maddi bir çıkar beklentisinde değillerdir. Ancak içerisinde bulunmak istedikleri faaliyetlere kendileri karar vermek istedikleri için, bu konu gönüllü yönetiminde sürdürülebilirliğe zarar vermektedir. İstedikleri olmadığı takdirde de sigorta, maaş vb. bir beklenti olmadan kurumu terk edebildikleri için bu da bağlılık problemini ortaya koymaktadır (Arslan, 2018).

Yasal Mevzuat Eksikliği

Türkiye’de henüz gönüllülüğe dair bir yasal mevzuat bulunmamaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre gönüllünün zorunlu olarak sigortalı sayılması gerekmektedir. Ancak uygulamada böyle sayılması halinde gönüllünün sigorta primi ödenmeli ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimi yapılmalıdır. Tüm bunlara karşın bu kanuna göre istisna olarak atfedilen bazı hususlarda bildirim ve prim ödeme zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısı ile kanuni bu boşluk gönüllü yönetimini zora sokmaktadır (Arslan, 2018).

Gönüllü Yönetimi Eksikliği

Türkiye’de gönüllülüğün yetersiz düzeyde olduğu bazı araştırmacılar tarafından kabul gören bir görüştür (Yaman, Gönüllülük psikolojisi ve yönetimi, 2003). Aslında bunun bireylerin gönüllü olma halinin azlığından ötürü değil, gönüllülüklerini kurumsal ve sürdürülebilir şekilde devam ettirmediklerinden kaynaklıdır (Adıgüzel, Y. & Şentürk, M. & Turan, B., 2016).

Aydınlıgil (2008)’e göre gönüllülüğün daha kaliteli ve daha üst klasmanlara taşınması için şu hususlar önem arz etmektedir (Aydınlıgil, 2013):

  • Devlet, gönüllü çalışmaların sürdürülebilirliğini tesis etmek için gönüllü kurum ve kuruluşlara düzenli olarak belirli oranlarda bütçeler ayırmalıdır.
  • Toplumun gönüllülük konusunda bilgi düzeyinin arttırılması gerekmektedir.
  • Gönüllülüğün tanıtılmasında medya kilit rol oynamaktadır. Bunun için medya organları üzerinden gönüllülük ile ilgili bilinçlendirme faaliyetleri yapılmalı ve katılımın açık şekilde olması üzere bir sistem geliştirilmelidir. Bu sistem de devletin öncelediği bir seviyeye getirilmelidir.
  • Genç ve çocuktan oluşan geniş kitlenin ilgisini celp edecek konulara değinilmeli ve bunlara yönelik programlar geliştirilmelidir.
  • Gönüllülüğe dair tüm veriler çok önem arz etmektedir. Öyle ki bu veriler, gönüllülük ile ilgili politika yapılmasına ışık tutacak niteliktedir. Dolayısıyla bu verilerin toplanması ve kullanılması mühimdir.
  • Devlet kanadında yasalar gönüllülüğe alan açıcı halde revize edilmelidir.
  •  İnsanları gönüllülüğe çağıracak kamu politikaları oluşturulup, uygulamaya alınmalıdır.
  •  Türkiye dahil tüm AB ülkelerinin bu konuya dair strateji ve politikalar geliştirmesi gerekmektedir.

Yorum Yap